DumanForever.com | Duman Fan Sitesi - Video, Resim, Forum Konser - Duman Paylasım

Anasayfa

Forum

Dosyalar

Biyografiler

MP3

Resimler

Video

Oyunlar

Incelemeler

Haberler

Iletisim

DF'Radyo

Sponsor Bağlantılar
Ana Menü
 
Anasayfa
Arama
Haber Arşiv
Avatar Hazırlayıcı
Forum
Resim Galerisi
Rock Müzik Nedir?
Site Haritası
Şikayet Et
Türkçe Video
Yönetici Listesi
Yabancı Video

  Duman Menü

Akor / Tab
Duman Biyografi
Videolar
Duman İncelemeler
Duman Mp3 Çalar
Duman Radyo
Duman Şarkı Sözleri
Duman Video
Duman Tanıtım
Duman Biographie

  İletişim
İletişim
Bağlantılar

Üyeler İçin
Haber Ekle
Link Ekle
Makale Ekle

Download
Download


Rastgele Resim
En Son İnceleme
Duman Sevdim Desem D...
Duman Bu aşk beni yo...
FERİDUN DÜZAĞAÇ
Duman Belki Alışmam ...
Duman Ah Dinle
Duman Senin Gibi Dinle
Duman Belki Alışman ...
Duman Her Şeyi Yak D...
Duman Aman Aman Dinle
Duman Hatun Dinle
En Çok İndirilenler
Kaan Winamp Skin 2381
Duman Avatarları 1897
Batuhan Winamp Skin 1020
Multi MSN 8.0 683
MSN 8.0 568
Windows Media Player 10 547
Metallica-Unforgiven... 503
En Yeni Üyeler
Üye AdıKatılım
yaytar 07-07
07190707asd 04-07
Dumanist422 12-06
ddemett 10-06
DarmaDumanist 18-05
kafkasokan 21-04
Good98 14-04
wombatnecmi 10-04
Emre09 25-03
Sidal 06-03
Günlük Burc



RSS Feeds
Subscribe to our feeds!

Çevrimiçi Kullanıcılar
Çevrimiçi Ziyaretçiler: 6
Çevrimiçi Üye Yok

Kayıtlı Üyeler: 17,335
En yeni Üyemiz: yaytar
 Başlığı Görüntüle
DumanForever.com | Duman Fan Sitesi - Video, Resim, Forum Konser - Duman Paylasım | Müzik | Müzik Genel
Yazar -Metallica -playboy dergisi röportajı-
kaan_45
Üye

Mesaj Sayısı: 1067
Nereden: manısa
Katılım Tarihi: 22.10.06
Mesaj Tarihi 06-06-2007 21:04
Metallica Sessizken Bile Ses Çıkartabiliyor.


Ocak aynının ortasında, turne ve kayıtdan en uzak kaldıkları dinlenme döneminde grup kısa ve öz bir basın bidirisi yayınladı. Bu bildiride basçı Jason Newsted "özel ve kişisel sebepler ve yıllar boyunca kendine açtığı sağlık sorunlarından ötürü" gruptan ayrıldığını açıklıyordu. Birkaç saat sonra Metallica'ya yakın bir kaynak Newsted'in bir gün önce San Francisco'daki Ritz-Carlton Hotel'inde grupla 9,5 saat toplantıda olduğunu söylüyordu ki bu ondan bir hafta evvelki benzer bir toplantı maratonunun devamıydı. Kaynağa göre Newsted'in istifasi grup tarafından "çok iyi bir şekilde tartışılmıştı".

Bir çok yönden geçen senenin çoğunu Naspter'a karşı saldırıyla - veya bir karşı saldırı denebilir- geçiren Metallica için alışılageldik bir karmaşaydı bu. Bu, internet sayfası ilk 18 ayinda fanlara hiç bir ücret ödemeden, kısaca bedava müzik sağlayarak tahmini 38 milyon kullanıcı çekmişti. Metallica, telif hakkı ihlali ve kanunsuz kazançtan dava açtı ve 11 Temmuz'da Lars - Naspter'a karşı basın kampanyası tipik gereksiz kahramanlıklarla doluydu - internet sitesine karşı Amerikan senatosu önünde şahitlik yaptı.

Politika ve basın toplantılarından arasında Metallica müzikle de ilgilendi. Mission Impossible 2 soundtrack'inden yeni şarkıları 'I Disappear' MTV Video ödüllerinde 5 dalda aday oldu. Grup iki CD'lik San Fracisco Senfoni Orkestrası'yla kaydettikleri konser albümü S&M'i piyasaya sürdü. Yaz süresince şarkıcı James Hetfield, Jet Ski kazası yüzünden 3 konser kaçırdığında vokal de yapan Kid Rock'la turladılar. VH1 televizyonu bile bu olayları özellikle negatif bir Behind the Music programiyla işledi. 2000 yılı basçı Jason Newsted'in dedigine göre, "büyük ihtimalle Metallica'nın en çok dikkat çeken yılıydı".

Bağımsız yazar Rob Tannenbaum'ı büyük rock gruplarının en sonuncusuyla röportaj yapmak üzere yolladık. Ona göre grup üyeleri birbiriyle iletişimsiz olmasına rağmen birbirinin düşüncelerinden bihaber değillerdi. İşte raporu:

"Jason Newsted'in Metallica'yı terketmesine şaşırmadım. İki ay evvel dördüyle de ayrı ayrı birer gün geçirdim ve bu kadar kavga eden parçalanmış bir grup görmedim. Birçok sert laflar şaka altına gizlenmişti -- Newsted, Hetfield'in vokaliyle dalga geçti; Hetfield, Ulrich'in davulculuğuyla ve son görüştüğüm Ulrich, Hetfield'in sözlerine aşağılamayla yanıt verdi.

Gerginlik çok açıktı çünkü bu -- bu kadroyla en son olacak -- görüşmeler boyunca bir özelliği paylaşıyorlardı: Herbiri kendinin yalnızlığa ihtiyacından bahsetti. Ne tezattir ki bu yalnızların grubu ve birliktelik ve kişisellik arasındaki çatışma çok açıktı".

PLAYBOY: Her zamanki konuşkanlığı yanında neden Lars grubun Naspter'a karşı sözcüsü oldu?

HETFIELD: Benim ve eşimin ikinci çocuğumuz oldu [oğlu Castor, Mayıs 2000 doğumlu]. Ve ailem her zaman birincil önemde. Bu yüzden meşaleyi Lars taşımak zorunda kaldı ve birkac hatalı hareket yapıldı. Bilirsiniz ki Lars bazen çok aşırı konuşkan ve saygısız bir çocuk olabiliyor. Bazı röportajlarda ben geriye çekip: "Böyle söyleme" dedim.

ULRICH: Akılsızlık sınırında söylediğim şeyler oldu. Limp Bizkit, Napster'la anlaşıp 2 milyon dolar alıp bu "ücretsiz turne"ye çıktıklarında -- Sponsor parası olmadı bedava konserler vermek mümkun çünkü biz bunu yapıyoruz -- bunun saçmalık olduğunu soyledim. Biliyorum ki birçok kişi Fred Durst'dan nefret ediyor ama ben onun çok yetenekli olduğunu düşünüyorum. Ben ve Fred öpüşüp barıştık. Ağzımı açtığımda çoğu zaman etkileyci konuşurum ama arada sırada saçmaladığım da olur. Bunun farkındayım.

P: Fanlar size neler dedi?

JH: Sanki intihar eğilimindeymişler gibi bazı fanlar "Napster'i rahat bırakın" dediler. Ama bunu "Metallica şahane" dedikten sonra söylüyorlardı. Bu şekilde "teşekkürleri", "**** you"ya döndürüyorsun. Bunu "tartışmak" isteyen fanlarla birçok konuşmalar yaptım. Atlanta'dan zavallı bir kız ağladı. Paranın kötü olduğunu düşünüyordu. Öyleyse neden Kanada ya da başka bir sosyalist ülkede yaşamiyorsun?

Hammett: Hala milletin gösterdiği reaksiyona hayret ediyorum. Bunun çok açık olduğunu düşünüyordum: Bizim müziğimizi yapmamaları gerekmesine rağmen alıyorlar ve biz de bunu durdurmak istiyoruz. Bilgisayarlar, hırsızlık yapmıyormuşsunuz gibi gösteriyor. Çünkü tek yaptığınız bir düğmeye basmak. İşin aslı şu ki hırsızlık yapmak doğru birsey değil.

P: Birçok kişiyi sinirlendirdiniz. Usenet forumlarinda "Kirk ve Lars eşcinseller" diye bir başlık var.

KH: Bu yaratıcılık eksikliği. Birini "şişko" diye çağırmaktan farkı yok.

P: Belki haklıydınız ama insanların zenginlere sempati duyması zor.

LU: Evet öyle. "Şu zengin rock yıldızları" halini aldı. Ama anlıyorum, 80 milyon albüm satışından sonra sahip olduğum paralarla ne yapacağım hakkında bir fikrim yok. Artık asıl sorun hakkında konuşabilir miyiz? Asıl sorun, bana göre, seçim. Müziğimle ne olacağını ben seçmek istiyorum. Çok açık ki gelecek, online müzik satışında. Fakat yan komşun müziği bedavaya dağıtıyorsa bunu yapamayacağın çok açık.

P: Napster'a karşı kampanya başlattığınızda bu kadar uzayacağını tahmin etmişmiydiniz?

LU: Hayır en ufak bir fikrim bile yoktu. Lars Ulrich -düşünce eserleri için poster çocugu imaji- peşinde koştuğum birşey değildi.

P: Geçen Eylül MTV Music ödüllerinde sahnede ****alanınca şaşırdınız mı?

LU: Sahnedeyken haberim yoktu. Sahneden indikten sonra millet "Cok iyi idare ettiniz" diyince "Ne ****alanması?" dedim.

P: Çok ilginç çünkü çok rahatsız gözüküyordunuz.

LU: Biraz sarhoştum. Şimdiye kadar katıldığım tartışmasız en kötü ödül töreniydi. Erken çıkıp arkadaşlarla dışarıda kokteyl içtim.

P: Napster'ın yaratıcısı Shawn Fanning Metallica tshirtüyle gelince sizi çektiler ve çok sarsılmış gözüküyordunuz.

LU: Anlamanız lazım ki herşey evvelden planlanmıştı. Bana Shawn Fanning'e ödül vermem için sahneye çıkmamı teklif etmişlerdi. Gösteriden bir gün evvel Napster'ın avukatları önü çektiler. Benim kaba veya can sıkıcı birşey yapacağımı düşünüyorlardı. MTV bana "Metallica tshirtüyle gelirse sana bir problem olur mu?" diye sordular ben de "Tabii gelsin sorun olmaz" dedim. Tüm bunları biliyordum - uyuyormuş gibi yaptım. Elim suratımda başımı salladım. Evvelden planlanmış gibiydi herşey.

P: Ne olsa Napster'a karşı davanızı geri çekerdiniz?

LU: Anlaşmaya istekliydiler. Bizim tek istediğimiz avukatların ücretlerinin ödenmesiydi. Ve sanıyoruz ki onların istedikleri gruba erişimi engellemeye güçleri var.

KH: İlk günden beri eleştirilere alışkınız. Kill'em All çıktığında benzeri hiçbir şey yoktu. Aman tanrım ikinci albümde slow şarkılarımız vardı! Fanlarımız bile bizi eleştriyor. Eleştirlere gelince artık kurşun geçirmez yeleklerimiz var. Doğruyu söylemek gerekirse onlarla besleniyoruz.

JH: Metallica nefret edilmeyi seviyor.

KH: Kesinlikle nefret edilmeyi sevmek. Grupta olmadan evvel de biz dışarıdakilerdik. Bu yüzden bu düşünce yapısı bize çok iyi uyuyor.

P: Artik sadece MTV değil VH1'da da superstar oldunuz. Orada başta ne kadar popülariteden uzak olduğunuzu unutmak kolay.

JH: Ben ve Lars ilk tanıştığımızda kabul görmeyen bir müzik türünü seviyorduk, özellikle Los Angeles'da. Biz hızlı ve heavy idik. LA 'de kısa ve dikkat çeken şarkılarr modaydı: Motley Crue, Ratt, Van Halen. Ayrıca görüntü de önemliydi ve bizim sahip olduğumuz tek görüntü çürkündi.

P: Fakat LA stili giyinmeye bağışıklığınız yoktu.

JH: Deri plastik pantolonlarla (spandex) savaşımız oldu. Hava atmak kolaydı. "Spandex giy, kızlar bayılır!" Amerika'daki ilk turnemizde spandex'im - bunu söylemekten nefret ediyorum, "benim spandex'im". Çok kötülük dolu bir cümle. Bir gece evvelden ıslaktı ve ısıtıcıyla kurutuyordum. Bacakların birleşme yerinde büyük bir delik eriyerek açıldı. "Külotlu çorap gibiydiler. Kot pantolonlarımı giymeye karar verdim bundan sonra ve bu olan en iyi şeydi. Black albüm turnesine kadar Lars spandex giymeye devam etti ama kendisi farklı konuşabilir.

LU: Los Angeles'de toplum dışıydık. İlk yıllar çok yalnızdık.

JH: Bazı konserlerde kız arkadaşlarımız olmasa seyirciler arasında barmenden başka kimse olmayacaktı. Sonra bazı şiddetli fanlarımız bizi takit etmeye başladi sonrada takım elemanımız oldular. "Belki de şu çocuk bazı malzemelerimizi taşımak istiyordur böylece ben taşımak zorunda kalmam"

P: İlk albümlerdeki ortacağ ve Dungeons-and-Dragons teması nerden geldi?

JH: Judas Priest hepimizin çok sevdiği bir gruptu. "Eğer o bu konuda yazıyorsa metal olmak için yapman gereken bu." Derken daha çok şey katıldı, "Biz neler yapıyorsak onu yazalım": Birşeyleri dağıtmak hakkında Whiplash, Hit the Lights ve Seek And Destroy. Gündüz işlerinde çalışırdık. Sonrasında partiler verir mobilyaları dışarı alır ve etrafı dağıtırdık. Soyunma odalarını dağıtırdık çünkü öyle yapmamız gerekiyordu. Sonrasinda faturayı alır ve giderdik. "****! Pete Townshend'in lambasının parasını ödediğini bilmiyordum!" Turneden dönerdik ve hiç para kazanmamış olurduk. Organizatörlere bir dolu mobilya almış olurduk sadece.

KH: Bütün gün içer ve çok az ara verirdik. Etrafımızdakiler sinek gibi dökülürlerdi ama bizim güçlendirdiğimiz dayanıklılığımız vardı. Ünümüz bizden evvel giderdi. Kill'em All turnesini hatırlamıyorum - Öğleden sonra saat 3-4 civarı içmeye başlardık.

JH: Soyunma odalarını dağıtmak içkiyle alakalıydı. A Day on the Green en kötüsü oldu. Ben ve bir arkadaşım deli gibi Alman içkisi Jãgermeister içmiş ve meyva ve yemekleri hava deliğinden geçirmeye çalışmıştık. "Bu delik yeterince büyük değil genişletelim!" Treyler mahvolmuştu. Bill Graham - Huzur içinde yatsın - organizatörümüzdü. Odasına çağrıldım. "Müdürü görmeye gidiyorum" diyen bir öğrenci gibiydim. Bana "Bu yaptıklar sayesinde Sid vicious ve Keith Moon'la da yaptığım konuşmayı yapıyorum seninle dedi. "Sahane! oh bir saniye onlar oldu. Sahane değil belki kendimi toplamam lazım". Bu noktada anladım ki bir grupta olmak milleti kızdırmak ve etrafı dağıtmaktan daha farklı birşeydi.

P: Lars hakkında ilk birlikte çalışmanızdan sonra ne düşündün?

JH: Lars'ın tek zilli çok kötü bir davulu vardı. Zil durmadan düşüyor ve biz durup onu yerden almasını bekliyorduk. İyi bir davulcu değildi. Bugün de yılın davulcusu değil. Hepimiz bunu biliyoruz. Calışma bitince "Bu neydi?" olduk. Stüdyonun faturasına da ona yükledik. [gülmeler] Onun hakkında o kadar çok şey vardı ki. Davranışları, görünüşü, aksanı, tavrı, kokusu - Danimarka gibi kokuyordu sanırım. Banyo konusunda farklı bir görüşleri var, biz Amerika'da sabun kullaniriz.

LU: Amerikan çocuklarının, günde 4 banyo yapmak gibi takıntıları vardı.

P: Peki yıkanmışmıydınız?

LU: Benim için yeterli kadar, tamam mı?

JH: Biz McDonald's da yerdik o balık yerdi. Başka bir dünyadandı. Babası ünlüydü. Çok iyi durumdaydı. Zengin tek çocuk. Şımarık - ağzını nereden aldığı belli. Tüm hayatı boyunca ne istedigi bilir ve ona doğru gider ve alır.

LU: Tek çocugum. Serbest yetiştirlidim. Babamla tüm dünyayı dolaştım. Evet ben ve James Hetfield çok farklı geçmişlerden geldik. Ve daha büyüdükçe büyük ihtimalle daha da farklılaştık.

JH: Beni birçok yeni müzikle tanıştırdı. Onun evinde müzik dinleyerek cok zaman geçirdim. Albüm koleksiyonuna inanamıyordum - belki haftada bir albüm almayı karşılayabilirdim, ve o dükkandan 20 taneyle gelirdi. Danimarka'da duyduğu Styx ve REO Speedwagon albümleri aldı. Ben "Neden Styx aldın?" derdim.

LU: Takıntılı bir kişiliğim var. 1950 - 1956 yıları arasında modern dönemden Danimarka sandalyeleri de olsa Jean-Michel Basquiat veya Oasis de olsa birşeyle ilgilenince onun hakkında herşeyi öğrenmeliyim. 9 yaşındayken herşey Deep Purple'dı. Tüm zamanımı Kopenhag'daki otellerinin önünde Ritchie Blackmore'un çıkmasını ve onu sokakta takip edebilmeyi bekleyerek geçirirdim.

P: Danimarka'yı bu kadar çok sevdiğine göre neden LA'deydin?

LU: Okulu Danimarka'da bitirip tenis kariyeri yapmak için Amerika'ya taşındım. Beverly Hills'den sonra LA'in en ukala havalı yeri Newport Beach'e yerleştik. Pembe Lacoste gömlekli çocuklar vardı her yerde ve ben Iron Maiden tshirtlerimleydim. Sanırım bu yüzden bir düşmanlık vardı, bir nevi soyutlanmıştık. James Hetfield soyutlanmışlığın kralıydı bu yüzden bizi bu kardeşce ortaklık bir araya getirdi.

P: James ne kadar kendini soyutlamıştı seninle tanıştığında?

LU: Bu kadar utangaç birisiyle daha evvel hiç karşılaşmamıştım. Gerçekten tamemen içine kapalıydı ve nerdeyse soyal ilişkilerden korkuyordu. Ciddi bir sivilce problemi de vardı.

JH: Sanırım söylenecek çok şey yok. Lars'la tanıştığımda annemi yeni kaybetmiştim. O sırada herkes düşmandı benim gözümde. Sohbet etmek konusunda iyi değildim - bu yetiştigim ortamın sonucuydu, bir nevi kendimi soyutlamıştım. Dini durumumu anlatmaktan yorulmuştum. Grup kurulunca bir daha konuşmak zorunda olmayacağımı düşündüm. Lars her şeyi söyleyebilirdi. Sonrasında kimse şarkıların ne anlama geldigini anlayamadı [gülmeler].

P: Dini durumunuz neydi?

JH: Ben garip bir din olan bilimsel hristiyan olarak yetiştirlidim. Ana kural tanrının herşeyi düzelteceğiydi. Vücudunuz sadece bir dış kabuk ve doktorlara ihtiyaciniz yok. Diğerlerinden uzaklaştıran ve anlaması zor olan birşeydi. Futbol oynamak için doktordan rapor alamazdım. Okuldaki sağlık dersini terketmek zorunda olmak garipti ve tüm çocuklar "Neden bırakmak zorundasın? Yoksa sen anormal misin? " derlerdi. Çocukken takımın parçası olmak istersiniz. Her zaman senin hakkında fısıldaşır ve senin garip olduğunu düşünürler. Çok rahatsız ediciydi. Babam pazar okulunda ders verirdi - çok severdi. Zorla gönderildim. Orada konuşmalar yapardık ve bir kolu kırılmış. Ayağa kalktı ve "Kolumu kırdım ama simdi daha iyi" dedi. Ama aslında çok kötü durumdaydı. Şimdi düşündüğümde çok rahatsız edici olduğunu görüyorum.

P: Hiç evden kaçtınız mi?

JH: Bir keresinde kız kardeşim ve ben uzaklaştık. Ailemiz 4 blok ötede yakaladı. Bayagi tokat atmışlardı.

P: Çocuklari dövmeye taraftar misin?

JH: Arkadaşları ve eşlerini tokatlamak. Evet son çare olarak. Fakat tokatlamak büyük bir sebep açıklamasıyla birlikte gelir.

P: Ailenizin ilişkisi nasıldı?

JH: Annemin ikinci evliliğiydi - İki tane üvey kardeşim var. Gerçek bir sorun görmedim. Çocukların önünde kavga etmezlerdi. Derken babam bir kac yıllığına "iş gezisine" gitti. Lise ikiye gidiyordum. Benden gizlendi ve gitmişti. Sonunda annem "Baban geri gelmeyecek" dedi. Çok zordu. Kötü zamanlar oldu - annemin evde olması gereken zamanlar yoksa kız kardeşimi öldürüdüm. Deli gibi dövüşüyorduk. Onu bir keresinde kızgın yağ ile yaktığımı hatırlıyorum "Vov! bu sefer çok ileri gittik". Annem çok üzülüyordu ve bunlar onu hasta etti. Hastalığını bizden gizledi. Birden hastaneye düştü. Ve birden gitti. Kanser onu aldı. 10 yaş büyük üvey kardeşim Dave ile yaşamaya başladık. Kız kardeşim kontrol edilemiyordu ve evden atıldı. Liseyi bitirdim ve "Görüşürüz" deyip ayrıldım.

KH: James kopuk bir evden geliyordu, ben de kopuk bir evden geliyordum ve gruba katıldığımda bu nedenden birbirimize bağlandık. Çocukken çok kötü davranışa maruz kaldım. Babam çok içerdi. Annemi ve beni çok döverdi. Elime bir gitar geçirdim ve 15 yaşımdan sonra odamdan çok ender çıktım. 16. yaşgünümde babamı annemden ayırmaya çalışıyordum - bana döndü ve vurmaya başladı. Derken birgün bizi terketti. Annem kız kardeşime ve bana bakmak için zorlanıyordu. Kesinlikle öfkemi müziğe kanalize ettim. 9 - 10 yaşındayken de komşumuz tarafından taciz edilmiştim. Hastanın tekiydi. Köpeğim Tippy'yle cinsel ilişkiye girmişti. Şimdi gülebiliyorum - aslında o zaman da gülmüştüm.

P: Öyle gözüküyor ki heavy metal orantısız sayıda kötü muameleye kalmış insanları çekiyor.

KH: Heavy metalin iyileştirici gücü olduğuna inanıyorum - gerginliği alıp götürüyor. Sanırım bu sebepten kötü çocukluk geçirenler heavy metalin çekimine kapılıyor. İnsanların saldırganlığı ve gerginliğini şiddetsiz bir şekilde dışarı vurmasını sağlıyor. Ayrıca heavy metalin bir birleştiriciliği var - dışlanmışları bir araya getiriyor. Heavy metal ilgisiz bırakılmış, kayıp, kimsenin istemediği, evden kaçmış hayvanları çekiyor.

LU: Her zaman için bu konu benim icin sorun oldu çünkü hayatım boyunca hiç bir zaman büyük bir psikolojik sorunum olmadi. Neden bu metalle kısıtlı olsun? Elton John konserine giderseniz insanların aynı duygusal sorunları taşıdığını görürsünüz. Eğer 10 tane Metallica fanını duvara dizerseniz 10 farklı hikaye ile karşılaşırsınız

P: Ve üçü duvara işer.

LU: Ve biri kafasını duvara vurur, evet. Bu tip klişeleri kabullenmekte zorlanıyorum.

P: Baslangıçta Metallica isminden başka isim düşündünüz mü?

LU: 20 isim adayımız vardı: Nixon, Helldriver, Blitzer. Ben en çok Thunderfuck olsun istiyordum.

P: Ne zaman dişi fanları çekmeye başlandınız?

KH: Kızlar her zaman konserlere gelirlerdi. Sadece erkeklerden çok farklı gözükmezlerdi.

LU: Kızlar otobüse gelir ve herkesle birlikte olurlardı. "İki tane kız geldi herkes sıraya girsin" denirdi. Millet "Og! az evvel yandakininki ağzındaydi..." derdi. Ne olmuş? O zaman dilini onun boğazına sokma.

JH: Yaptıklarını severlerdi. Ve hehe islerini iyi yaparlardı. O zamanlar herkes paylaşırdı. "Onunla işim bitti gel, al benim kızı!" Lars onları büyülerdi. Kirk bebek yüzüyle onlara çekici gelirdi. Ve Cliff - büyük bir aleti vardı. Ünü etrafta dolaşırdı sanırım.

LU: Sert ****ler dediğimiz olay vardı - şahaneydi. Sahneden inerdik ve 10 kadar çıplak kız duşta bizi beklerdi.

KH: Neden birdenbire yakışıklı olduğumu anlayamazdım. Bugün değişik bir görünüşle mi uyanmıştım? Yüklü bir banka hesabı seni yakışıklı gösterecektir. Kimse hayatım boyu bana böyle davranmamıştı.

P: Gruptaki en büyük hergele kimdi?

LU: Hepimizin öyle zamanları oldu. Kimsenin birkaç defadan az yaptığını sanmıyorum.

P: Cliff Burton'un öldüğü gece hakkında ne hatırlıyorsunuz?

JH: Etrafta uçan şeylerle uyandığımı hatırlıyorum. Acil çıkış penceresinden buz gibi havaya iç çamaşırlarıyla çıktım ve Cliff kayıptı. Cliff'in bacaklarını otobüsün altında gördüğümü hatırlıyorum. En zayıf ve beyaz bacaklar onundu. O zaman gittiğini anladım. Otobüs tam onun üstündeydi. Hepimiz hastanedeydik ve tur menajeri "Grubu toplayıp gidelim" dedi. Grup kelimesini söylediğinde - doğru olmayan birşey vardı" Artık bir grup değildik". Alkole sarıldık ve içmeye başladık.

KH: Cliff çok akıllı, okumayı seven etkileyici konuşan biriydi. Neden bizlerden biri değil de onun gittiğini anlamıyorum.

JASON NEWSTED: Cliff Burton benim ilahımdı. Gurusuydu bu isin. Ondan daha evvel ve daha sonra kimse o şekilde bas gitar çalmadi. Millet onu kopya etti ama kimse hiçbir zaman onun dokunusunun duygusuna sahip olamadı.

P: O zaman siz Arizona'dayken büyük bir fandınız?

JN: Grubum Flotsam and Jetsam en çok Metallica'dan etkilendi. Genelde Arizona civarında klüplere ve çöl partilerinde çalardık.

P: Çöl partisi nedir?

JN: Ailelerden borc alınıp 80 veya 120 dolar bir araya getirilir ve bir günlük jenerator kiralanır. Sahne yapmak için liseden masalar alınır ve sis makinesi kiralanir. Bazı kişiler bulunup fıçı aldırılır ve "Millet gelince bize 40 dolar vereceksiniz" denir. Nakliye kamyonu hendeğe sıkıştırılır, masalar çekilir ve tekerleklerin altına konur ve yukarı vurularak taşıma kısmı dışarı çıkartılır. Fıçı alacak olan kişiler çoktan içiyordur. Saat öğleden sonra birdir. Kemerlerinde .44 magnumlar vardır. Arizona'da gösterecek silahin varsa ne istiyorsan giyebilirsin. Şimdiden zil zurna sarhosş olmuş şekilde geçen gece Safeaway dükkanını soyduklarını öğrenirsin. "Ah evet parayı bu adamlardan alacağız." Sonrasında hazırlanır, bir veya iki saat çalarsın i polisler gelir ve herşeyi mahvederler. Metallica'ya katılana kadar hiç para kazanmadım. En çok aldığım para - çok büyük bir konser olduğunu düşünmüştük - beş kişi için 26 dolardı.

P: Hiç bunu özlediğin oluyor mu??

JN: Böyle pis olmayı özlüyorum. Açlığı özlüyorum. Malzemeleri klüpte hazırlamak için işten erken çıkma heycanını özlüyorum. Ve 7 kişi gelir ama 700 kişiymiş gibi çalarsın. Çaldığımız ana klübün karşı sokağında Burger King vardı - 29 sent burger dagi satin alırdık. Bunla mutlu olurduk. "Bir kola alacağım", "Olmaz iki burger daha demek bu. Arka odalardan bira çalarız". Çünkü aksi halde haşlanmış patatesle Burger Kind'den çalınmış ketçap yerdik.

P: Cliff hayattayken Metallica'yi canlı gördün mü?

JN: Evet. Phoenix'de WASP'la Master of Puppets çıkmadan evvel. Ön sıra. Tam Cliff Burton'un önü, taparak. Ağzımın suyu akarak. Deli gibi kafamı sallayarak. 14 dolara tshirt, ki o zaman için dünyadaki tüm para demekti bu. Sırf Metallica'yı görmeye gitmiştik. Metallica bitince biz de çıktık. Darmadağın etmişlerdi ve bizde yaptıkları herşeyi tüm kalbimizle bilerdik.

P: Öldüğünü nasıl duydun?

JN: Bir arkadaşım sabah saat 6'da beni uyandırdı ve "Gazeteye bakman lazım" dedi. Gazeteye düşen gözyaşlarımı ve yazıları ıslatmasını hatırlıyorum. Siyah bilekliklerle çıktık sonraki konserlerimize.

P: Cliff'in öldüğünü duyduktan ne kadar sonra Metallica yeni bir basçıya ihtiyaç duyacak diye düşünmeye başladın?

JN: O gün hayal kurdum. Sadece ya olursa? ya olursa? ya olursa? diye.

P: Seni San Francisco'ya prova için getirdiler. Sinirlimiydin?

JN: O hafta hiç uyumadım. Sadece birkaç sefer uzanmış olabilirim. 5 gün için ayaktaydım ve çalabildiğim kadar araliksiz çaldim. Parmağımda nasır üstüne nasır oluştu. İçerdeki siniri hissetmeye başlayınca bir süre için ara verdim. Provaya uçak bileti alabilmem için birkaç arkadaşım bir araya gelip 140 dolar topladılar.

P: Uçak paranı ödememeleri cok ucuz bir davranış. Denedikleri kişilere sert mi davranıyorlardı?

JN: Bas gitarı Quiet Riot'dan imzalı bir çocuk içeri geldi. Ve James sadece "Sıradakı!" diye bağırdı. Çocuk daha gitarinin fişini bile takmamıştı. Çocuklar dağılmış haldeydi.

P: Onlarla ilk yılını anlat.

JN: Aşağılamalarla dolu. Birçok duygusal test.

JH: Öfke içinde yas tutuyorduk. "Cliff'in yerine burdasın, bu yüzden böyle davranılacak" Bizim için bir terapiydi.

JN: Bir keresinde New York'tayken sabahın dördünde otel odamın kapısını yumrukluyorlardı. "Kalk ayağa! İçme zamanı!" "Artık Metallica'dasın şu lanet kapıyı açsan iyi olur!" Dövmeye devam ediyorlardi kapıyı. Boom! Kapı pervazı dağıldı ve kapı içeri uçtu. Onlar "Kapıya cevap vermeliydin" dediler ve yatağı kaptıkları gibi üstünde ben varken ters çevirdiler. Sandalyeleri, yazı masasını, TV sehpasını - odada ne var ne yoksa - yatağın üstüne koydular. Elbislerimi, kasetlerimi, ayakkabilarımı camdan dışarı attılar. Tıraş köpüğü aynanın üstünde, diş macunu heryerdeydi. Tam bir yıkım. Kapıdan koşarak çıkarken "Gruba hoş geldin!" dediler.

P: Senin için onların başkalarina eşcinsel dediklerini biliyormuydun?

JN: Hayır. Demek istediğim o kadar çok şey vardi ki bu sadece ufak bir detay.

P: Neden böyle yapıyorlardı ve neden sen göz yumuyordun?

JN: Çünkü Metallica'daydım, rüyalarim gerçek olmuştu. Kesinlikle moralim bozulmuştu, bıkmıştım ve istenmiyor gibi hissediyordum kendimi. Kaldırıp kaldıramayacağımı görmek için böyle yaptılar. Cliff Burton'un yerine geçeceksen zor durumlardan kendini kurtarabilmen lazımdı.

P: Tamam cçocuklar Alcoholica'da en içkici kim?

KH: James. Votka içer gibi yarım şise Jagermeister (sert Alman içkisi) içebilir kendi başına.

LU: James Hetfield. Eğer ben ve James içmeye aynı anda başlasak, 6 saat ağır bir içişin ardından, ben sızarım. Uzun bir süre alkolü bizden farklı bir seviyede algılıyordu.

JH: Bendim. Sırf eğlence olsun diye bir şişe votka içerdim. Hala yaşadığıma şaşıyorum.

JN: Zor bir seçim. Burun farkıyla Lars diyorum. Başka bir şekilde içiyor Danimarkali olduğundan. Onlar genç yaşta alisiyorlar. (içki yaşı Amerika'da Avrupaya göre daha yüksek)

LU:[gulmeler] Alem düşüncem şöyleydi; üç gün üst üste içer sonra sonraki dört gün ağzıma damla koymazdım.

JN: Aramızda aşırı içip prova veya fotoğraf çekimini kaçıran bir tek James olmuştur. Alkol komasına giren de sadece oydu.

KH: Jason diğerlerimiz kadar içkici değildir. Ot içmeyi daha çok sever.

P: Hızlı müzik sevenler hızlı uyuşturucları da severler. Grup bunları yaptı mı?

KH: Bizim kampımızda hız kötü bir laf ama hız tutkunları bizi sever.

LU: Aramzıda hiçbir uyuştucuya bulaşmayan bir tek James. Ben, Jason, Kirk ve Cliff her zaman değişik şeyleri daha üst seviyeye taşımak için denerdik.

KH: Kokain kesinlikle hayatımızda yer etmişti. Başka müzisyenlerle takılırsın ve yapacağın ilk şey beş kişi bir tuvalete oturmuşsunuzdur. And Justice for All turnesinde kötü bir kokain problemi yaşadım fakat bıraktım çünkü beni depresif yapıyordu. Eroin de denedim ama çok şükürler olsun ki nefret ettim.

LU: LCD denediğimde bir kere, deli gibi korkmuştum. Gerçekten kullandigim tek uyuşturucu kokain. Bana bir kaç ekstra içki içme saati sağlıyor. Birçok kişi sana yaklaşmak için kullanıyor ve sen de buna kanıyorsun. Kısır döngüler içinde "Bir süre bırakıyorum" diyorsun. Sonra 6 ay uzak kalıyorsun.

P: Zaman geçtikçe grup seni aşağılamayı kesti mi?

JN: Zaman geçtikçe daha beter oldular. 2. ve 3. yıl en acımasızlarıydı. Klasik okul şakaları yerine derin yaralayan ve saygısızlık içeren şeylerdi.

P: Saygısız olan ne yaptılar?

JN: And Justice For All'da bas gitarın sesini kısmak. Müzikal açıdan benim fikirlerimi dinlememek.

P: Jason And Justice For All'da var mı?

JH: Resmi var [büyük kahkaha] Birisi bana üzerinde "And Justice For All - Şimdi bas ile!" yazan bir etiketle
bir şaka CD'si yolladı.

LU: Albümlerimiz içinde içimin rahat etmediği tek albümümüz. Müzikten ziyade yetenek tatmini ve atletik gösteriye dönüştü.

P: Gruplar genelde aileler gibidirler ve bu aile çok kavga ediyor gibi.

KH: Birçok dizi ve dramalar yaşadık bu grupta olmakla. Ben kendimi hakem rolünü oynarken buluyorum. James ve Lars arasında tampon oldum, Lars'la Jason arasinda da.

JH: Lars'ın adı habire geçiyor öyle değil mi? [gülüşler] Ortalığı diliyle karıştıran genelde o oluyor. Bazen çekilmez olur ve havalara girer. Onu sahnede bir kez yumurkladım - büyük ihtimal birlikte üçüncü konserimizdi. Encore'da 'Let it Loose'u çalmaya anlaşmıştık ve o geri gelip başka bir şarkıya basladi, Killing Time, çünku davullarla başlıyordu. Geri dönüp küfrettim. Sözleri hatırlamiyordum, tam bir rezalet oldu.

LU: Çalmak istediğim şarkıya başladım. Neden olduğunu hatırlamıyorum - Belki encore için daha uygun olduğunu düşündüm. Ve James bana yumruk attı.

JH: Onu davul setine attığım birkaç sefer hatırlıyorum, zilleri fırlattığımı, kafasının yarıldığını...

LU: Jason'la bazı kavgalarımız oldu.

KH: Gruptan hiç kimseye el kaldırmadım. Yoga yapıp doğu filozofisiyle ilgileniyorum. Karmaya inaniyorum: Ete hayır, domuza hayır, kanatlılara hayır.

JH: Gruptaki en akıllı kişi ben kesinlikle değilim o yüzden zekice tartışmaları kazanmama olanak yok. Şiddete başvurmak işe yarıyordu. Ve ürkütmek.

KH: James size bağırarak gelirse ürkütücü olabilir.

P: Metallica'ya birçok sey oldu. Bu grubun kötü bir karmaya sahip olduğu anlamına mı geliyor?

KH : Gayet mümkün. Lanet olsun başımızdan o kadar çok şey geçti ki. Karma yüzünden olması lazım. Şarkılarımızın ortaya çıkardığı enerjiden mi bilmem. İnsanlar müziğimizin enerjisini kanalize ediyorlar - yüzde 90 bu iyi birşey ama belki yüzde 10 kötü. Dazlakların şarkılarımızı dinledikten sonra şarkı isimlerini gamal haçların altına dövme olarak yaptırdıklarını duydum. Belki kişisel karma yüzünden. Belki James'in bu kadar çok kaza geçirmesinin sebebi onun kişisel karması ve bu grubu da etkiliyor.

P: Black albümden başlayarak, And Justice For All'dan sonraki değişimi nasıl tanımlarsınız?

LU: İlk albümler kaba kuvvet ve benzeri şeyler üstüneydi. James kendini daha rahat hissettikçe göğüse vurulan şarkılardan kırılganlık ve kafa karışıklığı gibi konulara sahip sarkılar çıktı. "Durum berbat, kalkınca herşeyi öldüreceğim." yerine "Durum berbat ve bundan gerçekten acı çekiyorum."

JH: Black albüme söz yazmaya başlayınca ne yazacağımı bilemedim. Tüm grubun arkasında duracagı sözler yazmak istiyordum - ama dördümüz de çok farklıyız. Tek yol direk içeriye doğruydu.

P: Yazdığın tüm şeyler içinde hangi sarkıyı kaydetmekte en çok tereddüt ettin?

JH: Nothing Else Matters. Çok önemli bir dönüm noktasıydı. Duygusaldı.

P: Nothing Else Matters tema olarak Styx'in Babe adlı şarkısı gibi.

JH: S*ktirin. [gülümser] Grubun seveceğini sanmamıştım. Ama çok destek çıktılar.

KH: O zaman tek düşünebildiğim "James kız arkadaşına lanet bir aşk şarkısı mı yazdı?" idi. Bu çok garip.

JN: Başta bana hiç Metallica gibi gelmedi. Ben hızlı ve sert şeyler severim. Metallica country müzik yapmamalı. Load'da 'Mama Said' ile buna çok yaklaştık. Bana güzel bir tad verdiğini düşünmüyorum.

KH : James her zaman bu kendine güveni olan ve güçlü adam gibi gözükmek istiyor. Ve onun için duygusal yan gösteren sözler yazmak çok cesaret isteyen birşey. Lars, Jason ve ben boşanıyorduk. Ben ruhi çöküntü içindeydim. Suçluluk ve başarısızlık duygusunu müziğe yönlendirmeye çalışıyordum, pozitif birşey yapabilmek için. Jason ve Lars da öyle ve sanıyorum ki bu Black albümün soundunda çok etkili oldu.

P: Önceden daha popüler heavy metal gruplarındandınız. Fakat Black album ile herkes tarafından tanındnız.

JN: MTV'ye çıkınca daha güzel kızlar konserlere gelmeye başladi. Sadece bir günde.

KH: Klise gibi geliyor kulağa ama kızlar melodi severler, yumuşak ve cici şarkilari severler. Bizim küçük tuzağımıza bunla düşeceklerse tüm güçle üstüne gitmeliyiz.

P: Düşünüyor musunuz ki --

JH: Hayır. Düşünmeyi sevmem.

P: Sadece birkaç albüm 10 milyon kopyadan fazla sattı. Black albümün grubun en iyi albümü olduğunu mu düşünüyorsunuz?

JH: Sevmediğim bazı şarkılar var. 'Through The Never' biraz akılsızcaydı. 'Don't Tread On Me' muzik olarak en sevdiğim şarkılardan biri değil. 'Holier Than Thou' en aptalca olan şarkilardandı, daha çok eski stil ile yazılmıştı.

P: Load çıktığında kısa saçlı, makyajlı ve trendy kıyafetlerdeydiniz. Eski saç ve kıyafetlerinizden ciddi bir farktı bu.

KH: Sadece bir dönemdi. O döneme ait bir imajdı. Kimbilir? Belki ilerde daha komplike şeyler yapabiliriz.

P: Hetfield'a kadın elbisesi giydirmek gibi mi?

KH: Sanırım bu aşırıya kaçmak olurdu [gülüşler].

JH: İmaj cephesinde Lars ve Kirk'ün kontrolü almasına izin verdim. Şimdi onlara bakmayı sevmiyorum. Fanlarımız, "Asi, yağlı motorcu, ****-you grubu Metallica'ya ne oldu?" diyorlardı. Şimdi U2 veya Stone Temple Pilots veya herhangi imajina muhtac bir grup gibiydi. Buna neden ihtiyaç duymuştuk? Aptalcaydı. Ben ve Jason pek istekli değildik - Kirk ve Lars çok hevesliydiler. Ya buna gülersin ya da gerilirsin. İkisini de yapıyorum açıkçası.

P: Aslında mullet saç kesimi olmadan çok yakışıklı gözüküyordunuz.(mullet: önü kısa arkası uzun bir saç kesimi)

JH: Mullet'lar çok güzeldir yapma ya! Aynı adamda hem uzun hem kısa saça sahip olmak istemiştim.

KH : Benim hiç mullet saçım olmadı, tamam mı?

JN: 1987'de üç ay dışında yapacak başka bir itirafim yok.

LU: Sanırım sadece James mullet stilinde saça sahipti.

P: Garage Inc. albumunun iç kapağında saçın mullet gibi Lars. Ya James yeniden o şekilde uzatsa?

KH: Eğer yaparsa saçlarımı pembeye boyarım. "Komik bir saç yaparsin ha? O zaman ben de yaparım!"

P: James sen hem silah yanlısı, hem de çevreye duyarlısın. Al Gore'a mı verdin oyunu?

JH: Hayır, silahlarımı benden alacak birinden korkarım.

P: O zaman Bush'a mı verdin?

JH: Hayır. Şehre inmek lazım oy vermek için. O yüzden oy vermeyeceğim.

P: İçmeyi ve sahnede olmayı terapi gibi görüyorsunun. Gerçekten hiç terapiye gittin mi?

JH: [kafasını olumlu şekilde sallar] Load sırasında içki içmeyi bırakmak istedim. "Belki kaçırdığım birşeyler var. Herkes her zaman çok mutlu gözüküyor. Ben de öyle olmak istiyorum." Hayatımı akşamdan kalma durumuna göre planlardim: "Misfits cuma gecesi konser veriyor, o zaman cumartesi akşamdan kalma günüm. "Bu şekilde hayatımdan çok gün kaybettim. Terapiye bir yil giderek kendim hakkında çok şey öğrendim. Yaşlandıkça seni korkutan birçok şey oluyor ve nedenini bilmiyorsun. 'Bleeding Me' sarkisi bunun hakkında: Tüm kötülükleri kanatıp dışarıya çalışıyordum. Terapiye giderken bazı çirkinlikler keşfettim. Kara bir leke.

P: Alcoholica'daki en büyük içici içkiyi bıraktı mı yani?

JH: Bir yıl ara verdim - ve dünya tersine dönmedi. Hayat yine aynıydı fakat daha az eğlenceliydi. Umduğum gibi kötülük dışarı çıkmadı. Gülüp, iyi vakit geçirmiyordum. Anladım ki içmek benim bir parçam. Artık nerede durmam gerektiğini biliyorum. Çocukların varken akşamdan kalamazsın. "Baba lütfen divandan defol!" Bunu söylemiyorlar- şimdilik.

P: Hiç alkolikler için yardım derneğine gittin mi?

JH: Alkolik olduğumu söyleyemem - ama alkoliklerin hepsi alkolik olmadıklarini söylerler.

P: Bu sırada babanla daha çok zaman geçiriyordun. Nasıldı?

JH: Çok kötü başlamış. Aileyi bu hale getirdiği için çok kızgındım. Gerçek bir baba oğul ilişkisi asla olamadı.

KH: James her zaman öfkeli, her zaman kontrolünü kaybetmiş sarhoştu, kavga ederdi ve başını derde sokardı. Şimdi çok daha sabırlı. Bunun, babasının vefatıyla [1996'da Load turnesi sırasında] ilgisi olduğunu düşünüyorum. Bundan sonra çok daha duyarlı, düşünceli ve sevecen oldu.

P: James bize hidayete ermiş bir redneck gibi geliyor.(redneck: güney amerikalı cahil tutucu beyazı)

KH: Bu konuda yüzde yüz katılıyorum. Yaşadığı hayatla ilgili espri yapmak kolay: Kırsal kesimde yaşıyor, çok bira içiyor, bir sürü silahı var, avlanmaya gidiyor.

JH: Sebze de yerim. Sebzeleri öldürmek çok kolay. Havuçların kaçma şansı olmuyor. Hayvanların bizim için olduğunu düşünüyorum. Besin zincirinin en üstündeyiz.


P: Indigo Girls PETA'yı destekleyen gruplardan biriyle belkide bir av partisi düzenlemelisin. (PETA - hayvan avına karşı bir dernek)

JH: İlk hangisini öldürmeliyim? Oh, benle avlanacaklar mi?

P: Metalin eşcinsel eğilimlere karşı (homofobik) olmasından rahatsız mısın?

LU: Kesinlikle. Niçin Kirk'le ben kameralar önünde dillerimizi birbirinin gırtlağına soktuk sanıyorsun? Metal dünyası olabildiğince mahvedilmeli. Bir grup başladığında oturup kendi heteroseksüelliğini ve benzeri şeyleri eşcinsellere saldırarak ispatlıyorlar. "Lanet ****" gibi laflarla. Bu seni daha üst bir seviyeye getirip he-man statüsüne mi getiriyor? Bunu hiçbir zaman anlayamadım.

P: James'in **** lafını şaka olarak kullandığını duyduk. Bu onu homofobik mi yapar?

KH: Hmm sanırım. James'in gay'lerle çok tecrübesi olmadı ve bu onun homofobik olmasında büyük bir sebep.

LU: Ben onun homofobik olduğunu biliyorum. Bu konuda soru olmasın. Ben homofobia'nın cinselliğini sorgulamak ve bundan rahatsızlık duymak olduğunu düşünüyorum.

P: Yıllardan beri ilk defa metal grupları listelerde. Çoğu çok kötüler, değil mi?

KH: Beş para etmez şeyler var. Aceleye gelmis şeyler de. Papa Roach'un Last Resort adlı şarkısının ana riff'i Iron Maiden'in 'Hallowed Be Thy Name'inden alıntı.

JH: Limp Bizkit bana çizgi film gibi geliyor. Sadece bağıran adamları sevmiyorum. Rage Against the Machine - şarkı söylemek değil sinirlenmiş birinin size fikrini söylemesi.

KH: Bana Limp Bizkit ikici sınıf Korn gibi geliyor. Korn çok daha iyi ve nispeten akıllı bir solistleri var. Bu grupların doğru malzemeleri, doğru formülleri alıyorlar ve işte elinizde bir metal grubu var. Godsmack gibi bir grup üstüne az Korn katılmış, Metallica ile Alice in Chain çaprazlanması gibi.

JH: Queens of the Stone Age çok özgün. Rocket From the Crypt beni iyi hissettiriyor.

P: Üçünüz evli, ikinizin çocuğu var. Ne değişti?

JN: Beş yıl evvel grup herşeyin önündeydi. Şimdi aileler ilk planda. Bunu anlıyorum. Aile daha önemli. Evli olmayan birtek ben varım ve müzik hala hayatımın en büyük bölümünü işgal ediyor. Black Sabbath gelmiş geçmiş en sevdiğim grup ama Metallica metale daha çok katkıda bulundu. Metallica gelmiş geçmiş en büyük heavy metal grubu. Bunu güçlü olarak devam ettirmek istiyorum. Fakat Metallica müzikal hayatımın sadece bir bölümü, tamam mı? Diğerleri müzikten uzak 6 ay geçirmekten mutlu olurlar. Kafalarında başka şeyler var. Ben eğer 6 gün biriyle çalmadan geçirirsem kendimi rahatsız hissederim.

P: Bu verilen ara seni huzursuz ediyor gibi.

JN: Evet. James ve Lars bu işi birlikte başlattılar. Bütün zorlukları aştılar. Grubun nasıl yönetileceğine dair ciddi, katı kuralları var. Bazen onları hazmetmek çok çok zor oluyor. Anladığım kadarıyla elamanları yan projeler yapan başka gruplar gibi olmak istemiyoruz. Başka müzisyenlerle çok güzel seyler yaptım. İnsanları şok edecek güzellikte şeylerdi - insanlari şok ettiler. Fakat bunları yayınlıyamıyorum.

P: James ve Lars sana izin vermiyorlar m.?

JN: Lars değil.

JH: Yan projeler konusunda fikir birliğine varamıyoruz. Fanlar Metallica'yı her zaman güvenebilecekleri birşey olarak goruyorlar: Biz hep ordayız. Asıl olarak, ilk günden beri aynı kişileriz. Ölmek bundan çıkmanın tek
yolu. Metallica denildiğinde kimler olduğunu biliyorsun: Lars , James , Kirk ve - huh kimdi o çocuk? Jason. [gülmeler] Eğer biri yan proje yaparsa bu Metallica'nın gücünü alır. Son zamanlarda çirkin şeyler oluyor. Ve bu basın önünde tartışılmamalı.

JN: James Hetfield Metallica'nın kalbi, ruhu ve gururu, isminin koruyucusu. Ona saygısızlık etmek icin burda değilim.

P: Fakat o sana albüm yapmana izin vererek saygı duyabilirdi?

JN: Konuşmamız gereken şeyelere çok yaklaşıyoruz. Nasıl çocuğu onun bir parçasıysa, müziğin benim gerçekten bir parçam olduğunu görmesini isterdim.

P: James sen albüm çıkartmak isteyince sana ne dedi?

JN: Oralar girmek istemiyorum. Konuyu değistirmemiz lazım.

JH: Nerde bitecekti? Turneye de mi çıkacaktı? Tshirt satacak mı? Grubu bu mu? Bunlar hoşuma gitmeyen tarafları. Karını aldatmak gibi birşey. Birbirimizle evliyiz.

P: Peki Jason'ın ne yapmasını umuyorsunuz bu boşlukta?

JH: Nerden bileyim. Ben onun tur operatörü değilim.

KH: Birbirimizi boğazlamadan umarım bu donemi atlatabiliriz.

P: Lars sence Jason albümünü yayınlayabilmeli mi?

LU: Gözlerine bakip "Bu albümü çıkartamazsın" diyemem. Bu benim kişiliğime uymaz. Tüm diyeceğim budur. Bu krizlere yakalanmak istemiyorum. Eşimle kendi aile hayatımda sorunlarım var. Bu, James Hetfield 'la Jason Newsted'in kavgasından daha ağır basıyor.

P: Jason gene de bu albümü çıkarsa ne yaparsın?

JH: Bilmem. Beni çok hayal kırklığına uğratır.

P: Nasıl bir album bu?

KH: Şahane.

LU: Güzel bir album, blues etkileri var. Stevie Ray Vaughan'in daha pop versiyonu gibi.

JH: Saygıdeğer.

KH: Sonunda Jason'la saatlerce konuştum. Onun için üzülüyorum. James sadakat ve birlik istiyor ve ben de buna saygı duyuyorum ama sanmıyorum ki ortaya koyduğu olayların sırasına dikkat ettiğini sanmiyorum. Jason müzik yiyor, müzikle uyuyor ve müzikle nefes alıyor. Düşünceme göre bir insanı onu mutlu eden birşeyden uzak tutmak etik olarak yanlış. Bu albüm bir şekilde her zaman piyasada bulunacak - Naspter'da ya da dükkanlarda, insanlar onu duyacak.

P: Jason albümü Napster'da yayınlasa eğlenceli olmaz mıydı?

KH: Çok tezat bir olay olurdu.

JH: Grupta sorun yaratan lanet herif olarak görülmeyi umursamıyorum. Yani grup tarafından. Fanlar Lars'ı öyle gördükçe herşey yolunda.[gülüşler]

JN: James, Metallica dışında birçok albümde bulundu: Bu onun icin bir amaç ve ben buna birşey demiyorum. Ben kendi müziğimi çalamıyorum, ama o baskalarıyla çalabiliyor.

JH: Benim adım albümlerin üstünde degil. Ve ben bunları satmak icin yapmıyorum.

P: Grupta sadakat ve birlik istiyorsun ama eğer cok fazla diktatör olursa grup elemanlarını kaybedebilirsin. Sana üç kelimemiz var: Guns'n Roses.

JH: Bu çirkin üç kelime [gülüşler] Onlar ego savaşlarının kontrolden çıkmasının en iyi örnekleri. Biz kesinlikle Guns'n Roses durumunda değiliz. Biz asla böyle olmayız. Hepimizi öldürürüm böyle birşey olmadan önce.

P: Üçe karşı bir kişisin burda: Jason'ın albumünü yayınlamasina izin vermeyen bir sen varsın. Bu çatışma çözülemez mi?

JH: Bazılarımızın biraz eğilmesi lazım.

P: Veya boyun eğmesi.

JH: Sırtım ağırıyor. O yüzden ben olmayacağım bunu yapan.

P: Bütün bu çatışmaların gruba yardımı oluyor mu?

LU: Son 15 dakikadadır çatışma lafını cok kullanıyoruz. Tartışmaları bastıran birbirimize karşı sevgi ve saygımız var en önemli olarak. Önemli olan hala burda olmamız. Ve sadece bizler hala burda olanlarız. Hangi çatışmadan bahsediyorsanız olun, çalışan bir grup olarak varolmaya devam ediyoruz ve sahneye çıkıp herkesden daha iyi performans gösteriyoruz.

P: Bu Metallica'nın içindeki doğal bir gerginlik mi yoksa işler daha mı kötüye gitti?

LU: Çok güzel bir soru. Dördümüzle ayrı ayrı röportaj yapmak için çok ilginç bir zaman. İçlerini boşaltan insanları duyuyorsunuz - sizi laf taşıyıcıi olarak kullanarak. Sanki James ve Jason birbirini telefonla arayamazmış gibi sizin üstünüzden konusuyorlar.

P: Siz ve James de birbirinizle konuşmuyorsunuz.

LU: Onunla bir süredir konuşmadim, bu doğru.

JH: Beni aramadı. Eminim ki o da benim onu aramadığımı söyleyecektir.

LU: Biraz rock yıldızlığı inatçılığı. "O beni aramadı bende onu aramayacağım. Lanet olsun ona."

JH: Ayrı zamana ihtiyacımız var; ben ve bu lanet adam 20 yıldır birlikteyiz. Aşırı bir sevgi-nefret ilişkisi anlıyor musun?

LU: Bu seneryoyu daha evvel yüz kere yaşadik. Yolda bazen birbirimizle bir hafta konuşmayiz. Ben ve James bu dünyadaki en zıt iki kişiyiz.

P: Eşiniz Skylar, Matt Damon'la çıkıyordu ve o onu Good Will Hunting filmindeki ana kadın karakteri yazarken model olarak kullandı. Birkaç yıl evvel Matt sizi "80 milyon doları ve özel uçağı olan lanet bir rock yıldızı - kotu bir rock yıldızı." diye tanımlamıştı.

LU: Bunu tanışmadan evvel söylemişti. Yüz kere özür diledi. İlk görüştüğümüz beş kerede 10 dakikayi derin şekilde özür dileyerek geçirirdi. Çok iyi bir insan.

P: Bir metal davulcusu için olağandışıi bir hobiniz var siz bir sanat koleysiyoncusunuz. Hangi tarzı takip ediyorsunuz?

LU: Soyut dışavurumculuk, Cobra akımı, kuru sanat akımı. Birçok Basquiat, Dubuffret ve de Kooning tablolarım var. Tüm dünyadaki en iyi Asger Jorn koleksiyonu bende. Dünyada kabul edilen en iyi iki Basquiat tablosundan biri benim; onun peşinden bir buçuk yıl koştum. Kid Rock'la sahne arkasında takılmak da çok büyük bir keyif, bir saat oturup cin tonikle Dubuffet'imi incelemek kadar.

P: 1992 yazında Guns'n Roses'la yaptığınız turnede Montreal'deki havai fişek kazasını da anlatır mısınız? Yanıklar ne kadar kötüydü?

JH: Kemiğe kadardı. Elim hamburger gibiydi. Üstüne ne kadar su dökersem dökeyim acı anında geri geliyordu. En zor kısmı fizyoterapiydi - deriyi dil keser gibi kaldırırlardı. Çok feciydi. Haplar almam gerekirdi ve hala deli gibi acır.

P: Ağrılardan bahsetmişken hiç baş ağrılarınız olur mu?

JH: Çok yüksek ses olduğunu mu söylüyorsun? Öyle olmak zorunda. Heryerinde hissetmen lazım.

P: Metallica geçen seneye göre çok daha az turladı.

JN: Belki 30 ve 40 konser verdik ve şimdiye kadar ki en kısa turnemizdi. Metallica genelde yılda 150 - 250 arası konser verir.

KH: Yıllık turneler yapmadığımız için bir rahatsızlığım yok.

LU: 10 yıl önce olabildiğince çok konser verip maksimum eğlenmek istiyorduk. Şimdi North Dakota'da 200 konser vermek eskisi kadar cezbetmiyor. Bazı zamanlar sahnede olmak çok güzel bazen de konseler çok sıradan oluyor ve aralarında ruh gibi uçup gidiyoruz. Yaşlandikca ve daha kısa turladıkça daha iyi oluyoruz.

P: Müziğiniz çok efor gerektirdiğini göze alarak ne kadar daha devam edersiniz?

JN: Kısıtlı. İnsanlar beni güçsüz, durmuş bir sekilde görmeyecekler. Gösteri yapamaycağım zaman gelince, çekileceğim. Böyle biter.

JH: Gri bir mullet saç güzel gözükür.

P: Metallica şarkısı yazmanın hileleri var mı?

JN: Metallica şarkılarının yüzde 90'ı mi minör. Çünkü James'in vokal araliği kısıtlı - kendini çok hızlı geliştirmesine rağmen.

P: Metallica rap-metal yönünde gidecek mi?

JN: Hayır. Metallica'da rap yok.

LU: James Hetfield'in rap yönünde gitmesi olasılığı sıfırla eksi 1 arasında.

P: Senin Metallica fanı yönünden James'in 'Nothing Else Matters'dan beri gelişimini görmek ilginç olmalı.

JN: Eskiden karanlık olan yerde çocukları olaya girdikten sonra şimdi güçlü bir aydınlık var. Karanlık her zaman orda olacak çünkü zarar verildi bir kere ama şimdi büyük parlak bir nokta var.

KH: Çicekler ve parlak güneşli günler hakkında şarkı çalamayız biliyorsun.

P: James gelecek şarkı grubu mutlu mu olacak?

JH: Evet evim, ailem ve köpeğim hakkında yazacağım. Her zaman karışıklıklar olacak yazacak ve şimdi grup içinde bu, bu gayet iyi bir malzeme olabilir.

P: Gelecek albümde ne isimli bir sarki bekleyebiliriz?

JH: Yan proje. [gülmeler] Her zaman seni kızdıracak birşeyler olacaktır. Değiştirmek isteyeceğin birşey. Senin aklını karıştıran birşey. Tek yapmam gereken bir günlüğüne San Francisco'ya gitmek - Bir haftalığına yetecek kadar sinirlenmiş olurum.

P: Mutlu bir evliliğin ve iki çocugun var, terapiye katıldın. Bir aşk şarkısı dahi yazdın. Hala o kara lekeyi bulabiliyor musun?

JH: Orada olduğunu ve nasıl oraya geldiğini biliyorum. Tekrar onu ziyaret edebilir ve tekrar bırakabilirim. O silip atamayacagin bir kara leke.


"Alıntıdır"


[img]http://img182.imageshack.us/img182/5227/johnyerdezp8ye4.jpg[/img]
duman_kaan_1905@hotmail.com Özel Mesaj Gönder
Yazar RE: -Metallica -playboy dergisi röportajı-
kaybedilen
Üye

Üye Avatar

Mesaj Sayısı: 572
Nereden: ist
Katılım Tarihi: 02.12.06
Mesaj Tarihi 06-06-2007 21:11
james 2in "metallica nefret edilmeyi seviyor " cümlesi sanırsam cok şeyi anlatıyor .. böle roportajlar zor bulunur .. teşekkurler aga süpersin her zamn ki gibi smiley


[img]http://img477.imageshack.us/img477/5148/kopvu0.gif[/img]

Küçük Yolların Kahramanı , BÜYÜK Yolların ŞAKLABANI Olmayın


Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!

Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es! ...
stoptheweeding@hotmail.com Özel Mesaj Gönder
Yazar RE: -Metallica -playboy dergisi röportajı-
DatluMelenq
Üye

Mesaj Sayısı: 767
Nereden: BURSA =)
Katılım Tarihi: 07.11.06
Mesaj Tarihi 07-06-2007 06:04
saol semihcim smiley


Ben melek yüzlü şeytan . .
Yalancı oyun bozan . .
Heb uçlarda yaşayan . .
Hayatı umursamayan . .


Çok mu ayıp hala mutluluk istemek?!.. Nyse zaten hiç halim yok..

' DUMANFOREVER . . '
Özel Mesaj Gönder
Yazar RE: -Metallica -playboy dergisi röportajı-
Joey
Üye

Üye Avatar

Mesaj Sayısı: 211
Nereden: adana
Katılım Tarihi: 31.05.07
Mesaj Tarihi 11-06-2007 22:04
arkadaşim bunu insanlar 1 saat okumazlar smiley
Sanane banane Özel Mesaj Gönder
Atlanilacak Forum:
Duman Forever Araçlar

| |

Anket
Sitenin arka plan resmi değişsin mi yoksa kalsın mı?

Evet değişsin.

Hayır değişmesin.

Ankete katılabilmek için üye olmanız yada üye girişi yapmanız gerekmektedir.
Giriş
Kullanıcı Adı

Şifre



Henüz ÜYE Olmadınız mı?
Buraya Tıklayarak Üye Olabilirsiniz.

Şifremi Unuttum?
Şifrenizi öğrenebilmek için Buraya Tıklayın.
Kısa Mesajlar
Mesajınızı gönderebilmeniz için üye olmanız yada üye girişi yapmanız gerekmektedir.

DuMaN_EmiR
09/01/2019 09:20
tekrar selam. ulaşsın eskiler instagram/m.emir.et smiley

recover
12/10/2018 18:46
emirsmiley

Slipknot_9
07/07/2018 23:26
Slipknot forever ne oldu ya ^^

DuMaN_EmiR
29/05/2018 06:50
Herkese selam. smiley

manyaqiz
22/05/2018 22:58
ah burayı nasıl özledim smiley

Kısa Mesajlar Arşivi
Forum Başlıkları
En Yeni Başlıklar
Ben Kimim?
Site İstek ve Revize...
Şu anda ne dinliyors...
grup içinde ayrım ya...
Amatör gruplar sahne...
En Fazla İlgilenilen Başlıklar
Ben Kimim? [1012]
3 Harf 1 Cümle [1007]
en sevdiğiniz şar... [1002]
Şu anda ne dinliy... [808]
Kaan Tangöze [654]
Destekleyenler
No buttons defined.
Doğum Günü
06u2ForeveR
ahmetgonen01
AnTyPaTyh
aRrdDa
asli_
atc_2
badesss
badgirl_07
banister
batum_any@ki
bertarafet
dnz_plt
dumanqolik66
dumansal__
EfRaSYaP_RocK
gat cem
greenday1
hte_rck
lamiai
lordbyrm
merji_93
mor_duman_sln
phoneix
pinar35
ribella01
sakaci
sin_eq
sweetsacrifice
uydu
yeniharman
zuga_duman
Copyright © 2006 - 2009 DumanForever.com
Valid CSS! Page Strength SEO Tool - SEOmoz.org