Mesaj Sayısı: 189 Nereden: antalya Katılım Tarihi: 24.10.06
Mesaj Tarihi 21-11-2006 11:38
Radiohead'in beş üyesi ilk kez Oxford'un varoşlarında yer alan küçük ve pitoresk bir kasaba olan Abingdon'da bir araya geldiler. Grup elemanlarından Thom Yorke, ilk enstrümanı olan İspanyol gitarı 8 yaşına girdiğinde annesinden doğum günü hediyesi olarak aldı. İlk albümünü 2 yıl sonra oluşturdu ve daha sonra okulundaki TNT adlı punk grubuna katıldı.
İlk şarkı söylediği zamanlarda daha sempatik grup elemanlarına gereksinim duyacağını farketti ve okul arkadaşları Ed O'Brien ve Colin Greenwood ile geleceğin Radiohead'ini oluşturdu. Smithlere ve Joy Division'a ilgi duydular ve Greenwood, TNT'ye Yorke'dan sonra katılarak onun sempatisini kazandı. Daha sonra baterist Phil Selway'in de katılımıyla "On A Friday" adlı albüm meydana geldi. Colin'in erkek kardeşi ve bir caz fanatiği olan Jonny Greenwood'un da armonika desteğiyle kadro tamamlandı.
Sahneye ilk kez "On A Friday" ile 1987'de şimdiki Oxford'daki merhum (!) Jericho Tavernası'nda çıktılar. Müzikal düzeni tamamlamak adına "Talking Heads"deki gibi saksafon çalan iki kız kardeşi de gruba dahil ettiler. Grup üyelerinin, ailelerini teskin etmek üzere devam ettirmeye karar verdikleri akademik kariyerlerinden dolayı grubun çalışmaları geçici bir süre için ertelendi.Bu arada Jonny okulunu bitirdi, Colin, Cambridge Üniversitesi ile Peterhouse Koleji'nin eğlence işleriyle ilgilenmeye başladı ve arkadaşlarına zaman zaman iş ayarlamaya çalıştı. Yorke, Exeter Üniversitesi'nde "Flickernoise" adlı bir tekno grubunda gitar çalarken, Selway de Liverpool Polyteknik'te okuduğu sıralarda birçok tiyatro yapımında bateri çaldı.Grup üyeleri, 1991 yılında Oxford'da tekrar bir araya gelerek iki "demo" oluşturdular ve isimlerini Radiohead olarak değiştirmeden önce "Emi Records" ile çalıştılar. İlk ticari yayınları, "Drill Ep"'den "Prove Yourself"'in, BBC Radyo 1'de "Gary Davies'in Haftanın Olay Şarkısı" ünvanına layık görülmesiyle başladı. 1993'ün alternatif rock şarkısı ise "Creep" idi. Kendinden nefret etme duygusu içeren şarkının sözlerinin bir kısmı şöyleydi:
"Ben bir sürüngenim, ben acayipim, ben buraya ait değilim!.."
Şarkının tamamında, özellikle de bir bölümünde en yüksek seviyeye ulaşan gitar soloları bulunmaktaydı. Eylül 1992'de ilk kez piyasaya çıktığında hiç ilgi çekmeyen bu şarkı, Kingmake ve James ile yapılan albüm turnesinde çok ses getirdi. İngiltere listelerinde ilk 10'a, Amerika listelerinde ilk 40'a girmeyi başaran bu topluluk, daha sonra ilk 30'a giren Pablo Honey adlı bir albüm daha çıkardı.Radiohead'in şarkıları, Amerika'dan Mısır'a kadar çok çeşitli uluslararası zevklere hitap edebilmesi için birçok dile başarıyla çevrildi. "The Bends" 1995'te piyasaya çıkmadan önce iki yıllık bir promosyon sürecinden geçildi. Her geçen gün daha iyi şeyler yapma sorumluluğunun verdiği baskıyla albümün kayıt aşaması hiç de kolay olmadı.İki ayda bir şarkı bile kayıt edemeyen grubun yapımcısı John Leckie, Yorke'u daha ciddi çalışması için uyardı. Daha sonra şarkılar oluşmaya başladı ve albümün geri kalan kısmı Abbey Road Stüdyoları'nda üç hafta gibi bir sürede tamamlandı."The Bends", Yorke'un özenilmemiş fakat etkileyici sözleri sayesinde dinleyicileri hayal kırıklığına uğratmadı. Dikkate değer şarkılar arasında uyutucu "High and Dry", "Fake Plastic Trees" ve İngiltere Top 5 listelerine giren single (tek parça ve düzenlemelerini içeren albüm) "Street Spirit (Fade Out)" 'i sayabiliriz."The Bends", Radiohead'e Brit Ödülleri'nde yılın albümü ödülünü kazandıracak ölçüde beğeni topladı. İki yıl sonra, gelmiş geçmiş en harikulade rock albümlerinden biri olan "Ok Computer"'i piyasaya sürdüler ve bu albümle "1998'in En İyi Alternatif Rock Performansı" dalında bir "Grammy Ödülü" kazandılar."Tüm Zamanların En İyi 1000 Albümü" adlı kitaptaki kayıtlar, bu albümün, Beatles'ın hakimiyetini tehdit eden ilk ve tek albüm olduğunu açıklamaktadır.Bir sonraki albümün kayıt aşaması da oldukça uzun sürdü ve albümün başarılı olacağı yönündeki tahminler, "Kid A" 'in piyasaya sürümünden kısa süre sonra yarattığı şokla doğrulandı. Radiohead, tehlikesiz bir rotada ilerlemek ve son iki albümlerinin stili doğrultusunda birşeyler yapmak yerine, bu albümde adeta diğerlerine meydan okuyan bir elektronik altyapıyla, gitarlardan kurtulup, Pink Floyd, Kraftwerk ve Tangerine Dream'in uzay çağı rock anlayışına çok yakın bir tarz belirlediler.Bu albüm hem İngiltere listelerine girdi, hem de Billboard'da ilk sıraya oturdu. Aynı şekilde marjinal olan bir diğer albümleri "Amnesiac"'ın başarısı da bu albümleri takip etmeyi başardı.
Amnesiac'la aynı sene Radiohead canlı kayıtlardan oluşan "I Might Be Wrong: Live Recordings"i 2003 Senesinde ise "Hail to the Thief"i yayınladı.
"Kid A" ve bir nevi kız kardeşi sayılabilecek "Amnesiac"ın karanlık rock diyarlarından misafir gelen Radiohead, iki sene aradan sonra beraberinde "Hail to the Thief"i de getirdi. Elektronik ve akustiğin bu şık izdivacı için, biraz Amnesiac, biraz "The Bends", biraz "O.K Computer" ve biraz da "Kid A" demek yanlış olmaz. Albüm; erken dönem Radiohead zamanlarına göz kırpsa da, "yeni" olmayı ihmal etmemiş.
"Hail to The Thief", elektronikten daralmışlar ve akustikten sıkılmışlar için şahane bir albüm. Ağır rock parçalardan Massive Attackr17;a, Joy Divisionr17;dan The Doorsr17;a her türlü müzikal hissiyatı tattırıyor insana.
İlgimi çeken ve tarzları çok hoşuma giden bi grup güsel bir Tr fan siteleri var http://www.radioheadturkey.com
Mesaj Sayısı: 287 Nereden: bursa Katılım Tarihi: 14.07.07
Mesaj Tarihi 24-02-2008 11:29
anlatmaya kelimeler yetmez dünyanın en ii guruplarından biri herkes dinlemeli bu kdr az yorum yapılmasıda garip geldi ama neyse..paranoid android,creep,karma police ne gzl sarkıdır öle ya