Mesaj Sayısı: 189 Nereden: antalya Katılım Tarihi: 24.10.06
Mesaj Tarihi 04-11-2006 17:10
Yakup Trana'nın Türkiye'ye gelişi ve ''Şunu Bunu'' albümünü yayınlamasının ertesinde Mad Madame hikayesi, Kaan Tangöze ve Ari Barokas'la geçmişi üzerine uzunca konuşmuştuk. Aylar geçti, Yakup konserler verdi ki bunların arasında Kaan ve Ari'nin de konuk oldukları vardı. Sonra da Yakup'un Batuhan Mutlugil ve Kaan'la birlikte kaydettiği 'Karanlıkta' single'ının haberini aldık. Bir aksilik olmamışsa dergi çıktığında single piyasada, şarkının klibi de televizyonlarda olacak. Biz de koştuk gittik Kasımpaşa'ya, hem klip çekimini izledik, hem de ayak üstü laflamış olduk, Kaan ve Yakup'la...
Pazartesi sabahı 12'de stüdyoya yollandık, Serkan'la. Alemin en rock'n'roll fotoğrafçısının arabası bozulmuş, motosikletiyle gelecekmiş mekana. Biz de Dolapdere'de buluştuk, motorun arkasına atladım ve iki "easy rider" olarak ulaştık mekana. Bizden önce varmış olan CNN Türk tayfası EMI'dan Nalan'la oturmuş, Kaan'ın kaçta geleceği üzerine konuşuyorlardı. CNN Türk'ten olanlar saat 2'den erken olmayacağını söylerken, Nalan önceki gün Yakup'un telefonda "Merak etme Nalan, yarın sabah 11'de Kaan'ın evine gidip uyandıracağım, ellerimle getireceğim" diye söz verdiğini anlatıyordu. Nitekim Nalan haklı çıktı, Yakup sözünün eri adammış, 12:30'u biraz geçe Kaan ve grubun basçısı Rüçhan'la birlikte geldiler. Fransız yönetmen hazırlıklarını yaparken biz de üçlüyle söyleşmeye başladık. Yakup ve Rüçhan gelip "Nasılsın abi?" deyince hatırladıklarına seviniyorum, Kaan'ın "Siz tanışmış mıydınız" sorusuna "Tanışıyoruz tabii, vapurda bile karşılaştık" cevabını vermesiyle daha da mutlu oluyorum. Single fikrinin nasıl oluştuğu da ilk soruydu: "Dostluğumuzdan gelen bir muhabbetimiz olduğu için döndüğümüzden beri müziksel anlamda da bir araya geliyorduk. Önceden planladığımız bir şey değildi, zaten beraber müzik yapmak hoşumuza gittiği için kendiliğinden oluştu. Bunu da ortaya çıkardık" diye yanıtladı Yakup, "Albümümüzün tanıtım konserinde, Kaan 'Kabak Tadı', Ari ise 'Sen' isimli şarkılarımızda eşlik ettiler." Konserler onlar için zaten muhabbet ortamı şeklinde geçmekteymiş ama bu single daha ayrı onlar için. Zira sanılanın aksine hazırda bulunan bir parça değil, beraber çalacaklarını düşünerek yazılmış şarkılarmış single'dakiler. Mad Madame zamanında besteleri olup olmadığını sorunca aynı anda Kaan "Yok, pek değil", Yakup da "Birkaç tane vardı" cevabını veriyor, sonra Kaan karışan kafaları toparlıyor: "Biraz başlamıştık ama tam da yurtdışına gitme dönemimize geldi. O yüzden Mad Madame cover grubu olarak bilinir her zaman. Bir yıl sonra Amerika'dan döndük, konser verdiğimizde sırf beste çalmıştık o zaman." Yakup'un albümü çıkalı üç ay oldu henüz, albümde yer almayan bir şarkıyı yayınlamak "Şunu Bunu"yu gölgede bırakması açısından bir risk olabilir mi acaba diye düşünüyorum. "Risk olacağını tahmin etmiyorum. Bizim düşüncemiz şarkı yapıp yayınlamak. Oraya buraya nasıl yayılacağı çok sonradan düşünülen şeyler. Albüme şu ana kadar gelen tepkiler gayet olumlu. Ama tamamıyla Türkiye'ye yayılması vakit alacaktır. Şunun şurasında iki-üç aydır albüm piyasada. Yaptığımız tarzın biraz farklı olduğunu düşünüyorum Türkiye'ye göre, bu sebepten de anlaşılmasının biraz zaman alacağını tahmin ediyorum." Kaan da albümü çok beğendiğini ekliyor: "Bu single bence faydalı bile olacaktır Yakup'un albümüne, çünkü bu müziği bir yerde gören, bunun geçmişini araştırıp onu da elde etmek isteyecektir. Çok güzel bir albüm, değerlenmesi lazım."
Şu "featuring" muhabbeti de aslında bizde çok fazla görmediğimiz, yeni yeni karşılaştığımız bir durum: "Yavaş yavaş gelişiyor işte. Zaten rock ne kadar zamandır popüler ki, kaç tane rock grubu var? Yeni yeni oluştukları için bu tip çalışmalar daha çok olacaktır ileride. Biz de büyüklerden görerek büyüdüğümüz için bizim için çok normal işler bunlar. Çok samimi arkadaş olduğumuz için aynı şehirde olduğumuzda gidip takılmak, konserlerine gitmek, jam session yapmak, çok normal ve keyifli şeyler bizim için" cevabı geliyor Kaan'dan. Yakup'a göre de kafa yapılarının, müziğe bakış açılarının da uygun olması yeterli, birlikte müzik yapmak için. Amerika'daki müzik ortamıyla buradakini karşılaştırmak için "Amerika'da rock müziğin geçmişi 50-60 sene, Türkiye'de ise bu yeni oluşuyor. Tamam, bizde de Erkin Koray ve Moğollar gibi isimler var ama sadece yapanlar açısından değil, ortam olarak da gerisindeyiz, tarihten gelen bir olgu bu. Müzisyenler var güçleriyle bu açığı kapatıyorlar, o çok güzel, onu geldiğimizden beri görüyoruz. Ama bunu dinleyicilerin de, menajerlerin de, plak şirketlerinin de aynı hızda kapatmaları gerektiğine inanıyorum."
Son olarak da iç sayfalarda göreceğiniz 2005 dosyamızın anket sorusunu soruyorum Kaan ve Yakup'a, bu yıl içinde en beğendikleri 5 albümü. En çok zorlandıkları da bu oluyor. Tam da tahmin ettiğimiz gibi. Dergi toplantısında bu soruya cevap vermeyeceklerini tahmin etmiştik, özellikle Kaan'dan yerli gruplar için "Hepsini beğeniyoruz abi" gibi yuvarlak bir cevabın geleceğini düşünüp gülmüştük kendi aramızda. Pek fazla yanılmıyoruz. Kaan "5 tane iyi albüm çıktı mı abi bu sene? En başta öyle başlayalım. Yani genelde son zamanlarda çıkanları düşününce rock konusunda pek bir hareket göremiyoruz, eskileri dinliyoruz yani. Boş olacak söyleyeceğim albümler de, neticede John Scofield falan demenin alemi de yok burada" cevabını veriyor. Yakup da "Dinlediğimiz tarz hiçbir zaman kısıtlı değil. Sürekli dibini kazıyoruz, bir müzisyenin yapması gereken şey de sürekli müzik dinlemek zaten. Caz olsun, Türk Halk müziği olsun, ne geçtiyse elimize dinliyoruz. Bunu sadece bu seneyle kısıtlamak biraz verimsiz olur" cevabını veriyor. Kaan, "Bir anda da gelmiyor aklıma. 5 tane birden.. Sen söyle merak ettim şimdi ben de" diye soruyor, Yakup "Madonna'nın son albümü" deyip gülüyor arada, benim nezdimde dergiyle falan mı dalga geçmek istedi kendince, yoksa niyeti başka mıydı anlamadım. İyi niyetine güveniyor ve başka bir manası olabileceğini düşünüyorum ben, günahı boynuna! Herneyse, yanıtım "Bright Eyes'ın albümlerini çok sevdim mesela" oluyor. Yakup, "Oo, takılıyorsun yani. Emo dinliyorsun yani" diyor ve Cursive'i de tavsiye ediyor, "O tür müziklerin buraya tam gelmesine biraz daha var sanki" diye de ekliyor. Sonunda birer tane de olsa cevap geliyor ama Kaan "White Stripes", Yakup da "Mars Volta" diyor. Seattle Sonics bu sene ne yapar peki? "Abi maalesef Seattle Sonics hiçbir sene hiçbir şey yapamaz!" diyor Yakup ve gülüyoruz. Bu sırada Bulutsuzluk Özlemi'nden tanıdığımız Utku Ünal ve Batuhan da geliyorlar ve çekimler başlıyor. Kaan ve Batuhan'ın önceliği var, zira akşamüstü uçağa yetişmek zorundalar. Yakup da yanlış anlamadıysam oturma izni gibi meselelerden dolayı 6 ayda bir Amerika'ya gitmek durumunda, dolayısıyla klip için zaman kısıtlı. Defalarca yapılan tekrarlar biraz yoruyor gibi herkesi ama yönetmen asistanı "Bir kez daha almamız gerekebilir" dediğinde Kaan "İstediğin kadar abi" diye yanıtlayacak kadar uyumlu bir adam. Arada "yokmuş günler sonsuzlukta" dizesi biraz bela oluyor, orayı birkaç defa unutuyor ama hallediyor tabii ki. Yine de iş bittiğinde stüdyonun dışına çiftetelli oynayarak çıkacak kadar da yorulduğu belli: "Bu neyin oynayışı biliyor musun? Benim çekim bitti oynayışı!" Batuhan ve Rüçhan da sırayla çekildikten sonra yemek molası veriyor Fransız yönetmen. Biz de tam bu sırada Serkan'la yollanıyoruz ufaktan. Serkan'ın motosikletine "Born to be wild" tribinde atlayıp gitmeden önce de herkesle vedalaşıyoruz. Serkan'ı bilmiyorum ama benim kafamda Yakup'un harika şarkısı 'Karanlıkta' çalınıyor hala...