heryeri sarmış ruhlarınızın çığlığı.ellerinizde idam hükümleri kendinizin idam ettiğinizi bilmeden asıp kesiyorsunuz yine.her idamda biraz daha ucubeleşiyor ruhlarınız, biraz daha inliyor ortalık ve devam ediyorsunuz kendi doğrularınızla başkası sandiğiniz ucube ruhlarınızı yargılamaya...
orada hiç ağlamayan o adam dikiliyor. orada öylece bakıyor ve neler neler diyor bana içinden kim bilir?neler söyledi,neler söyleyecek ve kimbilir kaç kere afaroz etti beni hayattan ve kimbilir kaç kere daha afaroz edecek? benim sağdık işgencecilerim... hey! hepiniz! bakın ve örnek alın onu,onun gibi olmaya çalışın. birleşin ve beni yoketmeye ant için hadi. artık eskisi kadar canımı acıtamıyor olduğunuzu bilmek ne büyük mutluluk.bazılarınız benim için çok değerli olsa da artık eskisi kadar sevmiyorum sizi. asla incitemeyeceğiniz hayallerime sizin içinde yeni şeyler ekliyorum her gün.
ve beni kimsesiz bırakan,ceplerine hiç bakmayan o çocuk... seni de sevmiyorum eskisi kadar. sana olan güvenim yenildiğinde senin umursamazlığına karşı son gözyaşımı akttım senin için. koleksyonunda değilim artık,eksildim ve sen hala farkedemedin. fark eder misin bilmiyorum ama farketmenin bu saatten sonra bir işe yaramayacak olması ne yazık...
hiçbir şey unutulmuyormuş ölüler kadar çabuk. tarafımdan kolay unutulacak olmanız ne yazık ki ben kadir kıymet bilen biriyimdir aslında. gördükçe bazılarınızı yarım kalmış mutluluklarıma bakıp acıtırken canımı bir elimde gitarım bir elimde hayallerime olan inancım hala yaşıyorum ben...
bulsam kocaman bir sevgi ve yokolsam içinde tıpkı içinde yokolduğum yalanlar gibi